media sözlük (mediasozluk.com) olarak bu yazımızda "tutmak" kelimesinin, atasözünün ve deyiminin sizlere kısa bir açıklamasını sunuyoruz."tutmak" deyiminin kısaca anlamı, açıklaması, örnek cümleleri ve hikayesi hakkında detaylı bilgi vereceğiz.
tutmak nedir, tutmak ne demek, kökeni, türk dil kurumu tdk türkçe deyimler sözlüğüne göre ne anlama gelir.
tutmak nedir? tutmak ne demek, tutmak eş anlamlısı, tutmak anlamı, tutmak açıklaması, tutmak ile ilgili bilgi, tutmak kelimesinin anlamı, tutmak hakkında bilgi, tutmak kelimesinin ingilizce türkçe çevirisi ve tercümesi, tutmak sözcüğü ne anlama gelmektedir, tutmak kelimesinin eş anlamlısı, tutmak wikipedia, tutmak sözcüğünün eş anlamlıları...
tutmak nedir? tutmak ne demek?tutmak (1)
kelime türü : tr> tutmak , kelime köken: -ar
-i </p>
1. -i elde bulundurmak, ele almak
"kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu." - ö. seyfettin
2. ele geçirmek, yakalamak
"evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı." - ö. seyfettin
3. avlamak
"dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz." - r. h. karay
4. yanında bulundurmak, alıkoymak
"siz gelinceye kadar çocuğu ben tutarım!"
5. hürriyetinden yoksun bırakıp bir yere kapamak, tevkif etmek
"vahşidir, hiçbir zaman onu kafeste tutmak mümkün değildir." - s. f. abasıyanık
6. kaplamak
"tabanı otuz, otuz beş metre kadar tutan bir eşkenar üçgen biçimindedir." - t. buğra
7. kırağı, çiğ veya kar bir yüzeyde görünür durumda olmak, kalmak
"şu yağan kar bir tutsun, seyreyle sen ertesi gün çocukları." - s. f. abasıyanık
8. denetimi ve yetkisi altına almak
9. desteklemek, birinden yana çıkmak
10. benimsemek, beğenmek
"ama öylelerini de çevresinde kimse sevmemiş, tutmamıştır." - t. buğra
11. gereğini yapmak, yerine getirmek
"verdiği sözü tutmuş, vaktinde gelmişti."
12. uygun gelmek, çelişmez olmak
"bir talih eseri olarak ondan gelen cevap benim kendi bulduklarımı tuttu." - r. n. güntekin
13. kapatmak, sarmak
14. hizmetine almak veya kiralamak
"burada bir kat tuttum. yazı geçireceğim." - p. safa
15. bir işe herhangi bir anlayışla girişmek
"yapıyı geniş tuttu."
16. beddua, dua, ah vb. etkisini göstermek, gerçekleşmek, yerine gelmek, varmak
"avradın ilenci tutarsa senin iki gözün kör olacak." - m. ş. esendal
17. ulaşmak, varmak
"hayvanlar, bağdat caddesi'ni tutmuş, çalakamçı ilerliyor." - s. m. alus
18. para toplamı ...-e varmak, değeri olmak
"aldığım şeyler bin lira tuttu."
19. halk ağzında uğramak
"vapur izmir'i tutmayacakmış."
20. herhangi bir durumda bulundurmak
"seksen bir yaşında da olsa çalışmak insanı zinde tutuyor." - h. taner
21. varsaymak, farz etmek
"haydi tutalım babasının bir günahı vardı, çekti." - m. ş. esendal
22. -i, -e hedef olarak almak
"taşa tutmak."
23. -i, -e alacağa veya vereceğe saymak
"on bin lirayı borcunuza tuttum."
24. -i, -e yaklaştırmak
"biraz toz olsa mendilini burnuna tutar." - a. ş. hisar
25. kullanmak
"yaşmak tutmak. ustura tutmak."
26. bağlamak
"sütler kaymak tutar tutmaz ordayım." - b. s. erdoğan
27. nsz beklenen sonucu vermek
"toprağa atılan her tohum bir ümittir. tohum ya tutar ya tutmaz. ya yeşerir ya yeşermez." - ş. rado
28. nsz iş görebilmek
"eli ayağı tutsun, açlıktan ölmesin, yeterdi ona." - t. buğra
29. nsz sürmek, zaman almak
"bu iş iki saat tuttu."
30. nsz yapışarak veya sokularak çıkmaz olmak
"boya tutmadı. çivi iyi tuttu."
31. bir şeyi kullanması için uzatmak
"kucaklaşma sahanlıkta başlar ve ayakkabılarını çıkarıp karısının tuttuğu terliklerini giyene kadar serdar'ın kolları boynunda kalır." - t. buğra
32. sunmak
"konuklara şeker tutmak."
33. işgal etmek
34. izlemek
"tepeden inince değirmendere'ye hâkim bir iz tutacaksınız." - r. h. karay
35. bırakmamak
"baba sesini çıkarmadı hatta öksürüğünü bile galiba tuttu." - p. safa
36. sarmak, bürümek
"hey başları duman tutmuş dağlar, hey!" - halk türküsü
37. asılmak, kuvvetlice sarılmak
"üç kişi tutarlarmış da onu pencerenin önünden çekemezlermiş." - p. safa
38. bir kimsenin yerini almak
"bak azizim, dedim, ben senin yerini tutamam." - y. k. karaosmanoğlu
39. otobüs, vapur, uçak vb. hasta etmek
40. herhangi bir durumda kalmasını sağlamak
"kapıyı açık tutmayın."
41. bir yerde kalmasını sağlamak
42. bir sanat eseri geniş ilgi görmek
"eğer piyes tutar da alkışlanırsa bir yazara yakışacak bir kıyafet giymeliydim." - c. uçuk
43. biriktirmek, tasarruf etmek
"sen metelik tutuyorsun gibi geliyor bana. ay başına kadar bana ödünç versene." - m. ş. esendal
44. askerlikte, bankacılıkta durdurmak, blokaj
45. başlamak
"kadınların başında gördüğünüz bürümcükten, iç çamaşırlarından tutunuz da entarilik kaba pamuklulara kadar hepsi osmanlı malı idi." - f. r. atay
46. bir şey düşünmek
"herkes aklından bir sayı tutsun."
47. spor takım oyunlarında karşı takımdaki bir oyuncuyu yakından izlemek, markaja almak
tutmak kelimesine yakın ve eş anlamlı kelimeler (sözcükler)
beğenmek / benimsemek / yapmak / girişmek / varmak / gerçekleşmek / dua / beddua / musallatolmak / sancımak / ağrımak / farzetmek / varsaymak / yaklaştırmak / çelişmezolmak / alıkoymak / bürümek / sarmak / ulaşmak / sunmak / işgaletmek / izlemek / yönelmek / hastaetmek / vapur / otobüs / tasarrufetmek / biriktirmek / blokaj / askerlikte / başlamak / bağlamak / bırakmamak / kaplamak / yakalamak / avlamak / uğramak / tevkifetmek / kullanmak / kalmak / kırağı / zamanalmak / markajaalmak / elealmak / yerinegetirmek / yerinegelmek / tutmak kelimesi geçen yazılar
hormon hormon, metabolizma ların, bünyedeki bazı aktivite leri kontrolde tutmak için çeşitli amaçlarla ürettikleri salgılar. ' içsalgı' olarak da ... zikir zikir, hatırlamak, zihinde tutmak , unutmamak ve anmak anlamına kur’an kaynaklı bir terimdir. ayrıca her şartta ve durumda allah'ın ... develi ticaret odası faaliyette bulunan ticari kurum ve kişilerin ticari işlemlerini düzenlemek, kayıt altında tutmak ve bu işletmelere ait sicillerin tutulduğu kurumdur. ... şamandıra şamadıra, kandilde fitili tutmak için yağda yüzen telli mantar düzeni. çıpa denizcilik te çıpa, herhangi bir deniz taşıtı nı istenilen bir yerde sabit tutmak için suyun dibine bırakılan, iki veya daha çok kanca ... kelepçe kelepçe, bir kişinin bileklerini birbirine yakın tutmak ve hareket kabiliyetini engellemek amacıyla tasarlanmış aletlerdir. genellikle bir ... zımba zımba, kâğıt ları bir arada tutmak amacı ile metalden bir tel ile tutturan araç. birden fazla kâğıt zımbanın arasına yerleştirildikten ... kın kın, kılıç ya da diğer kesici silah ları tutmak , taşımak veya saklamak için kullanılan kılıftır. kınlar yıllardır deri , tahta ve ... amerikanizm amerikanizm veya amerikancılık, belli bir konuda abd halkının veya hükümetinin tarafını tutmak anlamında kullanılan siyasal bir deyimdir. ... kaşkaval (denizcilik) kaşkaval, ana direkler üzerine sürülen gabya ve babafingo çubuklarının topuklarını sabit tutmak ve yerinden oynamalarını önlemek için, bu ... pinger pinger balıkçılık ta liman yunusugiller gibi küçük balinaları ağlardan uzak tutmak için kullanılan bir akustik sinyal verici. ... savaş ekonomisi savaş ekonomisi bir devlet in ekonomi sini savaş zamanında canlı tutmak adına aldığı önlemlerin genel adı. philippe le billon bu olguyu " ... nakış kasnağı nakış kasnağı ve çerçeveler nakış ve aynı formda olan iğneişi çalışmalarında kumaşı gergin tutmak için kullanılırlar. kasnaklar ... satranç saati satranç saati; turnuvalarda satranç maçlarında iki tarafında zamanını tutmak için kullanılan ikili saat. hamlesini yapan saate basar, ... gelirler politikası gelirler politikası, emek ve sermaye gelirlerini denetim altında tutmak amacıyla, genellikle ücret ve fiyat artışlarını sınırlayarak ... kelepçe (anlam ayrımı) kelepçe , bir kişinin bileklerini birbirine yakın tutmak amacıyla tasarlanmış alettir. şu anlama da gelebilir: " "kelepçe" (şarkı), hande ... wolfpack ıı. dünya savaşı boyunca nazi almanyası nın ingiltere yi abluka altında tutmak için geliştirilmiş bir denizaltı taktiğidir. ... divânu lügati't-türk dizini 2119 | ık | tutmak hıçkırık tutmak , hık tutmak · ı, 37 | 2120 | ıldurmak | indirmek ı, 224 | 2121 | ılıg | ılık,ı, 31, 64 bkz yılıg | ... kroton bu güzel süs bitkisini tropikal kuşakta ve sera dışında yetiştirmek, sağlıklı tutmak için sıcak ve nemli tutmak gerekir. ani sıcaklık ... özel güvenlik görevlisi iş organizasyonu yapmak vardiyayı teslim almak ön danışma hizmetlerini yapmak ziyaretçi ve personel giriş-çıkış kayıtlarını tutmak tesise ...
1. -i elde bulundurmak, ele almak
"kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu." - ö. seyfettin
2. ele geçirmek, yakalamak
"evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı." - ö. seyfettin
3. avlamak
"dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz." - r. h. karay
4. yanında bulundurmak, alıkoymak
"siz gelinceye kadar çocuğu ben tutarım!"
5. hürriyetinden yoksun bırakıp bir yere kapamak, tevkif etmek
"vahşidir, hiçbir zaman onu kafeste tutmak mümkün değildir." - s. f. abasıyanık
6. kaplamak
"tabanı otuz, otuz beş metre kadar tutan bir eşkenar üçgen biçimindedir." - t. buğra
7. kırağı, çiğ veya kar bir yüzeyde görünür durumda olmak, kalmak
"şu yağan kar bir tutsun, seyreyle sen ertesi gün çocukları." - s. f. abasıyanık
8. denetimi ve yetkisi altına almak
9. desteklemek, birinden yana çıkmak
10. benimsemek, beğenmek
"ama öylelerini de çevresinde kimse sevmemiş, tutmamıştır." - t. buğra
11. gereğini yapmak, yerine getirmek
"verdiği sözü tutmuş, vaktinde gelmişti."
12. uygun gelmek, çelişmez olmak
"bir talih eseri olarak ondan gelen cevap benim kendi bulduklarımı tuttu." - r. n. güntekin
13. kapatmak, sarmak
14. hizmetine almak veya kiralamak
"burada bir kat tuttum. yazı geçireceğim." - p. safa
15. bir işe herhangi bir anlayışla girişmek
"yapıyı geniş tuttu."
16. beddua, dua, ah vb. etkisini göstermek, gerçekleşmek, yerine gelmek, varmak
"avradın ilenci tutarsa senin iki gözün kör olacak." - m. ş. esendal
17. ulaşmak, varmak
"hayvanlar, bağdat caddesi'ni tutmuş, çalakamçı ilerliyor." - s. m. alus
18. para toplamı ...-e varmak, değeri olmak
"aldığım şeyler bin lira tuttu."
19. halk ağzında uğramak
"vapur izmir'i tutmayacakmış."
20. herhangi bir durumda bulundurmak
"seksen bir yaşında da olsa çalışmak insanı zinde tutuyor." - h. taner
21. varsaymak, farz etmek
"haydi tutalım babasının bir günahı vardı, çekti." - m. ş. esendal
22. -i, -e hedef olarak almak
"taşa tutmak."
23. -i, -e alacağa veya vereceğe saymak
"on bin lirayı borcunuza tuttum."
24. -i, -e yaklaştırmak
"biraz toz olsa mendilini burnuna tutar." - a. ş. hisar
25. kullanmak
"yaşmak tutmak. ustura tutmak."
26. bağlamak
"sütler kaymak tutar tutmaz ordayım." - b. s. erdoğan
27. nsz beklenen sonucu vermek
"toprağa atılan her tohum bir ümittir. tohum ya tutar ya tutmaz. ya yeşerir ya yeşermez." - ş. rado
28. nsz iş görebilmek
"eli ayağı tutsun, açlıktan ölmesin, yeterdi ona." - t. buğra
29. nsz sürmek, zaman almak
"bu iş iki saat tuttu."
30. nsz yapışarak veya sokularak çıkmaz olmak
"boya tutmadı. çivi iyi tuttu."
31. bir şeyi kullanması için uzatmak
"kucaklaşma sahanlıkta başlar ve ayakkabılarını çıkarıp karısının tuttuğu terliklerini giyene kadar serdar'ın kolları boynunda kalır." - t. buğra
32. sunmak
"konuklara şeker tutmak."
33. işgal etmek
34. izlemek
"tepeden inince değirmendere'ye hâkim bir iz tutacaksınız." - r. h. karay
35. bırakmamak
"baba sesini çıkarmadı hatta öksürüğünü bile galiba tuttu." - p. safa
36. sarmak, bürümek
"hey başları duman tutmuş dağlar, hey!" - halk türküsü
37. asılmak, kuvvetlice sarılmak
"üç kişi tutarlarmış da onu pencerenin önünden çekemezlermiş." - p. safa
38. bir kimsenin yerini almak
"bak azizim, dedim, ben senin yerini tutamam." - y. k. karaosmanoğlu
39. otobüs, vapur, uçak vb. hasta etmek
40. herhangi bir durumda kalmasını sağlamak
"kapıyı açık tutmayın."
41. bir yerde kalmasını sağlamak
42. bir sanat eseri geniş ilgi görmek
"eğer piyes tutar da alkışlanırsa bir yazara yakışacak bir kıyafet giymeliydim." - c. uçuk
43. biriktirmek, tasarruf etmek
"sen metelik tutuyorsun gibi geliyor bana. ay başına kadar bana ödünç versene." - m. ş. esendal
44. askerlikte, bankacılıkta durdurmak, blokaj
45. başlamak
"kadınların başında gördüğünüz bürümcükten, iç çamaşırlarından tutunuz da entarilik kaba pamuklulara kadar hepsi osmanlı malı idi." - f. r. atay
46. bir şey düşünmek
"herkes aklından bir sayı tutsun."
47. spor takım oyunlarında karşı takımdaki bir oyuncuyu yakından izlemek, markaja almak
beğenmek / benimsemek / yapmak / girişmek / varmak / gerçekleşmek / dua / beddua / musallatolmak / sancımak / ağrımak / farzetmek / varsaymak / yaklaştırmak / çelişmezolmak / alıkoymak / bürümek / sarmak / ulaşmak / sunmak / işgaletmek / izlemek / yönelmek / hastaetmek / vapur / otobüs / tasarrufetmek / biriktirmek / blokaj / askerlikte / başlamak / bağlamak / bırakmamak / kaplamak / yakalamak / avlamak / uğramak / tevkifetmek / kullanmak / kalmak / kırağı / zamanalmak / markajaalmak / elealmak / yerinegetirmek / yerinegelmek /
hormon hormon, metabolizma ların, bünyedeki bazı aktivite leri kontrolde tutmak için çeşitli amaçlarla ürettikleri salgılar. ' içsalgı' olarak da ... zikir zikir, hatırlamak, zihinde tutmak , unutmamak ve anmak anlamına kur’an kaynaklı bir terimdir. ayrıca her şartta ve durumda allah'ın ... develi ticaret odası faaliyette bulunan ticari kurum ve kişilerin ticari işlemlerini düzenlemek, kayıt altında tutmak ve bu işletmelere ait sicillerin tutulduğu kurumdur. ... şamandıra şamadıra, kandilde fitili tutmak için yağda yüzen telli mantar düzeni. çıpa denizcilik te çıpa, herhangi bir deniz taşıtı nı istenilen bir yerde sabit tutmak için suyun dibine bırakılan, iki veya daha çok kanca ... kelepçe kelepçe, bir kişinin bileklerini birbirine yakın tutmak ve hareket kabiliyetini engellemek amacıyla tasarlanmış aletlerdir. genellikle bir ... zımba zımba, kâğıt ları bir arada tutmak amacı ile metalden bir tel ile tutturan araç. birden fazla kâğıt zımbanın arasına yerleştirildikten ... kın kın, kılıç ya da diğer kesici silah ları tutmak , taşımak veya saklamak için kullanılan kılıftır. kınlar yıllardır deri , tahta ve ... amerikanizm amerikanizm veya amerikancılık, belli bir konuda abd halkının veya hükümetinin tarafını tutmak anlamında kullanılan siyasal bir deyimdir. ... kaşkaval (denizcilik) kaşkaval, ana direkler üzerine sürülen gabya ve babafingo çubuklarının topuklarını sabit tutmak ve yerinden oynamalarını önlemek için, bu ... pinger pinger balıkçılık ta liman yunusugiller gibi küçük balinaları ağlardan uzak tutmak için kullanılan bir akustik sinyal verici. ... savaş ekonomisi savaş ekonomisi bir devlet in ekonomi sini savaş zamanında canlı tutmak adına aldığı önlemlerin genel adı. philippe le billon bu olguyu " ... nakış kasnağı nakış kasnağı ve çerçeveler nakış ve aynı formda olan iğneişi çalışmalarında kumaşı gergin tutmak için kullanılırlar. kasnaklar ... satranç saati satranç saati; turnuvalarda satranç maçlarında iki tarafında zamanını tutmak için kullanılan ikili saat. hamlesini yapan saate basar, ... gelirler politikası gelirler politikası, emek ve sermaye gelirlerini denetim altında tutmak amacıyla, genellikle ücret ve fiyat artışlarını sınırlayarak ... kelepçe (anlam ayrımı) kelepçe , bir kişinin bileklerini birbirine yakın tutmak amacıyla tasarlanmış alettir. şu anlama da gelebilir: " "kelepçe" (şarkı), hande ... wolfpack ıı. dünya savaşı boyunca nazi almanyası nın ingiltere yi abluka altında tutmak için geliştirilmiş bir denizaltı taktiğidir. ... divânu lügati't-türk dizini 2119 | ık | tutmak hıçkırık tutmak , hık tutmak · ı, 37 | 2120 | ıldurmak | indirmek ı, 224 | 2121 | ılıg | ılık,ı, 31, 64 bkz yılıg | ... kroton bu güzel süs bitkisini tropikal kuşakta ve sera dışında yetiştirmek, sağlıklı tutmak için sıcak ve nemli tutmak gerekir. ani sıcaklık ... özel güvenlik görevlisi iş organizasyonu yapmak vardiyayı teslim almak ön danışma hizmetlerini yapmak ziyaretçi ve personel giriş-çıkış kayıtlarını tutmak tesise ...
tutmak kelimesi geçen yazılar(gizli:hormon hormon, metabolizma ların, bünyedeki bazı aktivite leri kontrolde tutmak için çeşitli amaçlarla ürettikleri salgılar. ' içsalgı' olarak da ...
(gizli:zikir zikir, hatırlamak, zihinde tutmak , unutmamak ve anmak anlamına kur’an kaynaklı bir terimdir. ayrıca her şartta ve durumda allah'ın ...
(gizli:develi ticaret odası faaliyette bulunan ticari kurum ve kişilerin ticari işlemlerini düzenlemek, kayıt altında tutmak ve bu işletmelere ait sicillerin tutulduğu kurumdur. ...
(gizli:şamandıra şamadıra, kandilde fitili tutmak için yağda yüzen telli mantar düzeni.
(gizli:çıpa denizcilik te çıpa, herhangi bir deniz taşıtı nı istenilen bir yerde sabit tutmak için suyun dibine bırakılan, iki veya daha çok kanca ...
(gizli:kelepçe kelepçe, bir kişinin bileklerini birbirine yakın tutmak ve hareket kabiliyetini engellemek amacıyla tasarlanmış aletlerdir. genellikle bir ...
(gizli:zımba zımba, kâğıt ları bir arada tutmak amacı ile metalden bir tel ile tutturan araç. birden fazla kâğıt zımbanın arasına yerleştirildikten ...
(gizli:kın kın, kılıç ya da diğer kesici silah ları tutmak , taşımak veya saklamak için kullanılan kılıftır. kınlar yıllardır deri , tahta ve ...
(gizli:amerikanizm amerikanizm veya amerikancılık, belli bir konuda abd halkının veya hükümetinin tarafını tutmak anlamında kullanılan siyasal bir deyimdir. ...
(gizli:kaşkaval -denizcilik- kaşkaval, ana direkler üzerine sürülen gabya ve babafingo çubuklarının topuklarını sabit tutmak ve yerinden oynamalarını önlemek için, bu ...
(gizli:pinger pinger balıkçılık ta liman yunusugiller gibi küçük balinaları ağlardan uzak tutmak için kullanılan bir akustik sinyal verici. ...
(gizli:savaş ekonomisi savaş ekonomisi bir devlet in ekonomi sini savaş zamanında canlı tutmak adına aldığı önlemlerin genel adı. philippe le billon bu olguyu " ...
(gizli:nakış kasnağı nakış kasnağı ve çerçeveler nakış ve aynı formda olan iğneişi çalışmalarında kumaşı gergin tutmak için kullanılırlar. kasnaklar ...
(gizli:satranç saati satranç saati; turnuvalarda satranç maçlarında iki tarafında zamanını tutmak için kullanılan ikili saat. hamlesini yapan saate basar, ...
(gizli:gelirler politikası gelirler politikası, emek ve sermaye gelirlerini denetim altında tutmak amacıyla, genellikle ücret ve fiyat artışlarını sınırlayarak ...
(gizli:kelepçe -anlam ayrımı- kelepçe , bir kişinin bileklerini birbirine yakın tutmak amacıyla tasarlanmış alettir. şu anlama da gelebilir: " "kelepçe" -şarkı-, hande ...
(gizli:wolfpack ıı. dünya savaşı boyunca nazi almanyası nın ingiltere yi abluka altında tutmak için geliştirilmiş bir denizaltı taktiğidir. ...
(gizli:divânu lügati't-türk dizini 2119 | ık | tutmak hıçkırık tutmak , hık tutmak · ı, 37 | 2120 | ıldurmak | indirmek ı, 224 | 2121 | ılıg | ılık,ı, 31, 64 bkz yılıg | ...
(gizli:kroton bu güzel süs bitkisini tropikal kuşakta ve sera dışında yetiştirmek, sağlıklı tutmak için sıcak ve nemli tutmak gerekir. ani sıcaklık ...
(gizli:özel güvenlik görevlisi iş organizasyonu yapmak vardiyayı teslim almak ön danışma hizmetlerini yapmak ziyaretçi ve personel giriş-çıkış kayıtlarını tutmak tesise ...