📺 MediaSozluk.Com - Türkiye'nin İnteraktif Medya Sözlüğü 📺


Youtube Video ARA


Media Sözlük, Türkiye'nin en büyük güncel interaktif Media Sözlüğüdür.

Media Sözlük'e üye olabilir, istediğiniz kategoride entry’ler girebilir ve hoşça vakit geçirebilirsiniz.

Gündeme ve Medyaya dair , Tv Yayın Akışı anlık olarak listelenmekte, ve şuan şu saatte ne var? Bu akşam tv de ne var? Dizi, Film, Haber veya Tv Programlarıonline olarak anlık mediasözlük'te takip edebilirsiniz.

kadın kadına

media sözlük (mediasozluk.com) olarak bu yazımızda "kadın kadına" kelimesinin, atasözünün ve deyiminin sizlere kısa bir açıklamasını sunuyoruz."kadın kadına" deyiminin kısaca anlamı, açıklaması, örnek cümleleri ve hikayesi hakkında detaylı bilgi vereceğiz.

kadın kadına nedir, kadın kadına ne demek, kökeni, türk dil kurumu tdk türkçe deyimler sözlüğüne göre ne anlama gelir.

kadın kadına nedir? kadın kadına ne demek, kadın kadına eş anlamlısı, kadın kadına anlamı, kadın kadına açıklaması, kadın kadına ile ilgili bilgi, kadın kadına kelimesinin anlamı, kadın kadına hakkında bilgi, kadın kadına kelimesinin ingilizce türkçe çevirisi ve tercümesi, kadın kadına sözcüğü ne anlama gelmektedir, kadın kadına kelimesinin eş anlamlısı, kadın kadına wikipedia, kadın kadına sözcüğünün eş anlamlıları...

kadın kadına nedir? kadın kadına ne demek?
1. zarf yalnız kadınlar arasında, kadınlar baş başa


kadın kadına kelimesi geçen yazılar

cinsiyet değiştirme ameliyatı
cinsiyet değiştirme ameliyatı, kadın dan erkeğe ya da erkek ten kadına dönüşmek için yapılan tıbbi uygulamadır. ameliyatın gerçekleşmesi

cinsel ayrımcılık
belli eder; bazı toplumlarda kadın kanunen bir birey olarak dahi politik alanda kadının temsil edilmesi, kadına karşı şiddetin önlenmesi,

olympia -tablo-
izlenimi uyandıran çıplak beyaz bir kadın, üzerinde yastıklar olan bir yatağa uzanmış halde betimlenmişti kadına elinde bir buket çiçek

fransız feminizmi
jakobenler önde gelen kadın hakları savunucularını da giyotine yollamaktan kaçınmaz. arasında kadına bakış açısından farklılar da görülür.

get
evli olmadığı ve zina kurallarının kadın üzerinde uygulanamayacağıdır. verilen get ile yahudi evliliğinde kocaya geçen haklar kadına

eşcinsel
kadın ve erkeğin toplum sal kademelendirmesinde de etkenlik olarak erkeğe, edilgenlik ise olumsuz bir nitelik olarak kadına yüklenir

tuluk

media sözlük (mediasozluk.com) olarak bu yazımızda "tuluk" kelimesinin, atasözünün ve deyiminin sizlere kısa bir açıklamasını sunuyoruz."tuluk" deyiminin kısaca anlamı, açıklaması, örnek cümleleri ve hikayesi hakkında detaylı bilgi vereceğiz.

tuluk nedir, tuluk ne demek, kökeni, türk dil kurumu tdk türkçe deyimler sözlüğüne göre ne anlama gelir.

tuluk nedir? tuluk ne demek, tuluk eş anlamlısı, tuluk anlamı, tuluk açıklaması, tuluk ile ilgili bilgi, tuluk kelimesinin anlamı, tuluk hakkında bilgi, tuluk kelimesinin ingilizce türkçe çevirisi ve tercümesi, tuluk sözcüğü ne anlama gelmektedir, tuluk kelimesinin eş anlamlısı, tuluk wikipedia, tuluk sözcüğünün eş anlamlıları...

tuluk nedir? tuluk ne demek?
tuluk
kelime türü : tuluk -ğu
isim halk ağzında
1. isim, halk ağzında tulum
"kar tuluğundan çıkarılıp sıcak yapağıya sarıldığı zaman adil gazi biraz konuşabiliyordu." - n. araz

haliyle

media sözlük (mediasozluk.com) olarak bu yazımızda "haliyle" kelimesinin, atasözünün ve deyiminin sizlere kısa bir açıklamasını sunuyoruz."haliyle" deyiminin kısaca anlamı, açıklaması, örnek cümleleri ve hikayesi hakkında detaylı bilgi vereceğiz.

haliyle nedir, haliyle ne demek, kökeni, türk dil kurumu tdk türkçe deyimler sözlüğüne göre ne anlama gelir.

haliyle nedir? haliyle ne demek, haliyle eş anlamlısı, haliyle anlamı, haliyle açıklaması, haliyle ile ilgili bilgi, haliyle kelimesinin anlamı, haliyle hakkında bilgi, haliyle kelimesinin ingilizce türkçe çevirisi ve tercümesi, haliyle sözcüğü ne anlama gelmektedir, haliyle kelimesinin eş anlamlısı, haliyle wikipedia, haliyle sözcüğünün eş anlamlıları...

haliyle nedir? haliyle ne demek?
anlam eklenecek

haliyle kelimesi geçen yazılar

marangozluk
ağacın doğal hâliyle ya da makina larca işlenmiş haliyle alınıp, kesme, biçme, zımparalama gibi işlemlerden geçirilerek nesnelerin ortaya

terminus
terminus -latince’de daha ender kullanılan hâliyle terminus technikus veya çoğul hâliyle termini, termini techniki, terme- sözcüğünün anlamı

özgürlük
en genel haliyle, özgürlük, bağlı ve bağımlı olmama, dış etkilerden-etkenlerden- bağımsız olma, engellenmemiş ve zorlanmamış olma halini

nissan motors
nissan jidosha kabushiki gaisha -?????????- veya kısaltılmış haliyle nissan -??- çok uluslu japonya merkezli otomotiv şirketi.

aşık shakespeare
shakespeare in love türkçeye çevrildiği haliyle aşık shakespeare, 1998 yapımı romantik komedi filmi. gwyneth paltrow , joseph fiennes ,

said nursî
said nursî veya nüfus kaydında geçen hâliyle said okur -d. 5 ocak - 12 mart 1878 nurs -kepirli- köyü, hizan, bitlis , vilâyet-î bitlis ,

kraliçe -film-
the queen türkçeye çevrildiği haliyle kraliçe 2006 yapımı, akademi ödüllü ingiliz filmi. filmin yönetmenliğini stephen frears yapmıştır

midtown madness 2
midtown madness 2 midtown madness oyununun devamı olan, serinin 2.oyunudur. angel studios şirketi tarafından -şimdiki haliyle rockstar

rhapsody of fire
rhapsody of fire -kısaltılmış haliyle rhapsody-, italya kökenli bir senfonik power metal grubudur. 1993 yılında kurulmuştur.

adolphe sax
antoine-joseph "adolphe" sax -6 kasım 1814 – 4 şubat 1894- günümüzde kullanılan haliyle saksafon u icat eden ve ilk kullanan kişidir.

kolye
kolyeler en basit haliyle, bir zincir veya sicim üzerine geçirilmiş taşlardan veya kolye uçlarından meydana gelirler. pek çok değerli

ıtalo svevo
ıtalo svevo veya asıl ismiyle hector aron schmitz -kısaltılmış haliyle ettore schmitz- -doğum 19 aralık 1861 - ölüm 13 eylül 1928 -

pankuş
pankuş, -veya yalın haliyle panku-- hitit devletinde bir meclis ya da kurul şeklinde çalışmış organizasyonun ismidir. hitit dili nde "

dış kaynak kullanımı
dış kaynak kullanımı en basit haliyle; daha önce şirket içinde üretilen bir mal ya da hizmetin dışarıdan tedarik edilmesidir.

huawei
kısaltılmış haliyle huawei çin halk cumhuriyeti menşeli bilgisayar teknolojisi üzerine faaliyet gösteren uluslararası şirkettir

william henry leonard poe
william henry leonard poe, adının genellikle kullanılan haliyle henry poe -30 ocak 1807 - 1 ağustos 1831-, denizci, amatör şair ve edgar

ten american painters
ten american painters -on amerikan ressamı-, ya da genellikle kısaltıldığı hâliyle the ten, 1897 sonlarında society of american artists

uzay giysisi
bu elbise vücutlarındaki kanı tabii haliyle tutmaya yarar, bayılmalarının, ölmelerinin önüne geçer. uzay aracının gittikçe artan bir hızla

faş olmak

media sözlük (mediasozluk.com) olarak bu yazımızda "faş olmak" kelimesinin, atasözünün ve deyiminin sizlere kısa bir açıklamasını sunuyoruz."faş olmak" deyiminin kısaca anlamı, açıklaması, örnek cümleleri ve hikayesi hakkında detaylı bilgi vereceğiz.

faş olmak nedir, faş olmak ne demek, kökeni, türk dil kurumu tdk türkçe deyimler sözlüğüne göre ne anlama gelir.

faş olmak nedir? faş olmak ne demek, faş olmak eş anlamlısı, faş olmak anlamı, faş olmak açıklaması, faş olmak ile ilgili bilgi, faş olmak kelimesinin anlamı, faş olmak hakkında bilgi, faş olmak kelimesinin ingilizce türkçe çevirisi ve tercümesi, faş olmak sözcüğü ne anlama gelmektedir, faş olmak kelimesinin eş anlamlısı, faş olmak wikipedia, faş olmak sözcüğünün eş anlamlıları...

faş olmak nedir? faş olmak ne demek?
anlam eklenecek
faş olmak eş anlamlısı
ortaya çıkmak

faş olmak kelimesi geçen yazılar

nordin amrabat
31 mart 1987, naarden -, fas lı futbolcu. birkaç sene önce akademisinden döndüğü afc ajax olmak üzere feyenoord , heerenveen , fc utrecht

eski osmanlı topraklarında şu an bulunan devletler listesi
bu bağlamda fas üzerindeki osmanlı himayesi 1553-54 ve 1576-78 olmak üzere toplam üç yıl sürmüştür. kurtularak istikrara kavuşan fas

samira said
10 ocak 1962, rabat , fas - faslı şarkıcı, söz yazarı ve oyuncu. ailesinin desteğiyle al rashdi başta olmak üzere diğer fas müzik

jamal sellami
6 ekim 1970 kazablanka -, fas lı eski millî futbolcu . son sezonunda ise biri atatürk kupası olmak üzere 2 kupa maçına çıktı.

anti-counterfeiting trade agreement
anlaşma, avustralya , kanada , japonya , fas , yeni zelanda , dijital haklar dahil olmak üzere, ifade özgürlüğü ve haberleşmenin gizliliği.

tifinag
yeni-tifinag yazisi ile- başta tuareg ler olmak üzere bazı berberiler verilen biraz değiştirilmiş şekli fas ilkokullarında çocuklara

yapı merkezi
1980 yılından bu yana, özellikle suudi arabistan, cezayir, fas, birleşik arap emirlikleri, sudan ve etiyopya olmak üzere yurt dışında da

loreen
16 ekim 1983-, ya da sahne adıyla loreen, fas asıllı isveçli loreen bir müzisyen olmak için çabalıyordu. bu nedenle ıdol 2004

Sarı Dev, Noel Baba filmi

sarı dev, noel baba filminin orjinal ismi santa with muscles sarı dev, noel baba özeti, konusu, oyuncuları, yönetmeni, yorumları ve hakkındaki tüm bilgiler

sarı dev, noel baba - santa with muscles filmi 1080p full hd donmadan türkçe dublaj fragmanını youtube'dan tek parça kesintisiz izleyebilirsiniz.

kısa film türünde bir filmdir. filmin yönetmeni john murlowski senaristi jonathan bond 1996 - abd yapımı bir film izleyeceksiniz. film 97dk sürmektedir.

sarı dev, noel baba filmi konusu
küçük bir kasaba, kanunsuzluk içinde kıvranırken, kendisinin gerçek noel baba olduğunu iddia eden biri çıkagelir. kısa süre sonra çete üyeleri ve onların başı frost, kahramanımızdan çekinmeye başlar. halkın bütün umudu, bu sevimli noel baba’ya bağlıdır.

sarı dev, noel baba filmi oyuncuları ve sarı dev, noel baba kadrosu
hulk hogan,mila kunis,don stark,robin curtis,garrett morris,aria noelle curzon,adam wylie,jennifer paz,clint howard,william newman,robert apisa,pierre dulat,steve valentine,ed begley jr.,kai ephron


yapımcılığını brian shuster yapmıştır. filmin diğer adı santa with muscles

tutmak

media sözlük (mediasozluk.com) olarak bu yazımızda "tutmak" kelimesinin, atasözünün ve deyiminin sizlere kısa bir açıklamasını sunuyoruz."tutmak" deyiminin kısaca anlamı, açıklaması, örnek cümleleri ve hikayesi hakkında detaylı bilgi vereceğiz.

tutmak nedir, tutmak ne demek, kökeni, türk dil kurumu tdk türkçe deyimler sözlüğüne göre ne anlama gelir.

tutmak nedir? tutmak ne demek, tutmak eş anlamlısı, tutmak anlamı, tutmak açıklaması, tutmak ile ilgili bilgi, tutmak kelimesinin anlamı, tutmak hakkında bilgi, tutmak kelimesinin ingilizce türkçe çevirisi ve tercümesi, tutmak sözcüğü ne anlama gelmektedir, tutmak kelimesinin eş anlamlısı, tutmak wikipedia, tutmak sözcüğünün eş anlamlıları...

tutmak nedir? tutmak ne demek?
tutmak (1)
kelime türü : tr> tutmak , kelime köken: -ar
-i </p>

1. -i elde bulundurmak, ele almak
"kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu." - ö. seyfettin

2. ele geçirmek, yakalamak
"evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı." - ö. seyfettin

3. avlamak
"dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz." - r. h. karay

4. yanında bulundurmak, alıkoymak
"siz gelinceye kadar çocuğu ben tutarım!"

5. hürriyetinden yoksun bırakıp bir yere kapamak, tevkif etmek
"vahşidir, hiçbir zaman onu kafeste tutmak mümkün değildir." - s. f. abasıyanık

6. kaplamak
"tabanı otuz, otuz beş metre kadar tutan bir eşkenar üçgen biçimindedir." - t. buğra

7. kırağı, çiğ veya kar bir yüzeyde görünür durumda olmak, kalmak
"şu yağan kar bir tutsun, seyreyle sen ertesi gün çocukları." - s. f. abasıyanık

8. denetimi ve yetkisi altına almak

9. desteklemek, birinden yana çıkmak

10. benimsemek, beğenmek
"ama öylelerini de çevresinde kimse sevmemiş, tutmamıştır." - t. buğra

11. gereğini yapmak, yerine getirmek
"verdiği sözü tutmuş, vaktinde gelmişti."

12. uygun gelmek, çelişmez olmak
"bir talih eseri olarak ondan gelen cevap benim kendi bulduklarımı tuttu." - r. n. güntekin

13. kapatmak, sarmak

14. hizmetine almak veya kiralamak
"burada bir kat tuttum. yazı geçireceğim." - p. safa

15. bir işe herhangi bir anlayışla girişmek
"yapıyı geniş tuttu."

16. beddua, dua, ah vb. etkisini göstermek, gerçekleşmek, yerine gelmek, varmak
"avradın ilenci tutarsa senin iki gözün kör olacak." - m. ş. esendal

17. ulaşmak, varmak
"hayvanlar, bağdat caddesi'ni tutmuş, çalakamçı ilerliyor." - s. m. alus

18. para toplamı ...-e varmak, değeri olmak
"aldığım şeyler bin lira tuttu."

19. halk ağzında uğramak
"vapur izmir'i tutmayacakmış."

20. herhangi bir durumda bulundurmak
"seksen bir yaşında da olsa çalışmak insanı zinde tutuyor." - h. taner

21. varsaymak, farz etmek
"haydi tutalım babasının bir günahı vardı, çekti." - m. ş. esendal

22. -i, -e hedef olarak almak
"taşa tutmak."

23. -i, -e alacağa veya vereceğe saymak
"on bin lirayı borcunuza tuttum."

24. -i, -e yaklaştırmak
"biraz toz olsa mendilini burnuna tutar." - a. ş. hisar

25. kullanmak
"yaşmak tutmak. ustura tutmak."

26. bağlamak
"sütler kaymak tutar tutmaz ordayım." - b. s. erdoğan

27. nsz beklenen sonucu vermek
"toprağa atılan her tohum bir ümittir. tohum ya tutar ya tutmaz. ya yeşerir ya yeşermez." - ş. rado

28. nsz iş görebilmek
"eli ayağı tutsun, açlıktan ölmesin, yeterdi ona." - t. buğra

29. nsz sürmek, zaman almak
"bu iş iki saat tuttu."

30. nsz yapışarak veya sokularak çıkmaz olmak
"boya tutmadı. çivi iyi tuttu."

31. bir şeyi kullanması için uzatmak
"kucaklaşma sahanlıkta başlar ve ayakkabılarını çıkarıp karısının tuttuğu terliklerini giyene kadar serdar'ın kolları boynunda kalır." - t. buğra

32. sunmak
"konuklara şeker tutmak."

33. işgal etmek

34. izlemek
"tepeden inince değirmendere'ye hâkim bir iz tutacaksınız." - r. h. karay

35. bırakmamak
"baba sesini çıkarmadı hatta öksürüğünü bile galiba tuttu." - p. safa

36. sarmak, bürümek
"hey başları duman tutmuş dağlar, hey!" - halk türküsü

37. asılmak, kuvvetlice sarılmak
"üç kişi tutarlarmış da onu pencerenin önünden çekemezlermiş." - p. safa

38. bir kimsenin yerini almak
"bak azizim, dedim, ben senin yerini tutamam." - y. k. karaosmanoğlu

39. otobüs, vapur, uçak vb. hasta etmek

40. herhangi bir durumda kalmasını sağlamak
"kapıyı açık tutmayın."

41. bir yerde kalmasını sağlamak

42. bir sanat eseri geniş ilgi görmek
"eğer piyes tutar da alkışlanırsa bir yazara yakışacak bir kıyafet giymeliydim." - c. uçuk

43. biriktirmek, tasarruf etmek
"sen metelik tutuyorsun gibi geliyor bana. ay başına kadar bana ödünç versene." - m. ş. esendal

44. askerlikte, bankacılıkta durdurmak, blokaj

45. başlamak
"kadınların başında gördüğünüz bürümcükten, iç çamaşırlarından tutunuz da entarilik kaba pamuklulara kadar hepsi osmanlı malı idi." - f. r. atay

46. bir şey düşünmek
"herkes aklından bir sayı tutsun."

47. spor takım oyunlarında karşı takımdaki bir oyuncuyu yakından izlemek, markaja almak
tutmak kelimesine yakın ve eş anlamlı kelimeler (sözcükler)

beğenmek / benimsemek / yapmak / girişmek / varmak / gerçekleşmek / dua / beddua / musallatolmak / sancımak / ağrımak / farzetmek / varsaymak / yaklaştırmak / çelişmezolmak / alıkoymak / bürümek / sarmak / ulaşmak / sunmak / işgaletmek / izlemek / yönelmek / hastaetmek / vapur / otobüs / tasarrufetmek / biriktirmek / blokaj / askerlikte / başlamak / bağlamak / bırakmamak / kaplamak / yakalamak / avlamak / uğramak / tevkifetmek / kullanmak / kalmak / kırağı / zamanalmak / markajaalmak / elealmak / yerinegetirmek / yerinegelmek / tutmak kelimesi geçen yazılar

hormon hormon, metabolizma ların, bünyedeki bazı aktivite leri kontrolde tutmak için çeşitli amaçlarla ürettikleri salgılar. ' içsalgı' olarak da ... zikir zikir, hatırlamak, zihinde tutmak , unutmamak ve anmak anlamına kur’an kaynaklı bir terimdir. ayrıca her şartta ve durumda allah'ın ... develi ticaret odası faaliyette bulunan ticari kurum ve kişilerin ticari işlemlerini düzenlemek, kayıt altında tutmak ve bu işletmelere ait sicillerin tutulduğu kurumdur. ... şamandıra şamadıra, kandilde fitili tutmak için yağda yüzen telli mantar düzeni. çıpa denizcilik te çıpa, herhangi bir deniz taşıtı nı istenilen bir yerde sabit tutmak için suyun dibine bırakılan, iki veya daha çok kanca ... kelepçe kelepçe, bir kişinin bileklerini birbirine yakın tutmak ve hareket kabiliyetini engellemek amacıyla tasarlanmış aletlerdir. genellikle bir ... zımba zımba, kâğıt ları bir arada tutmak amacı ile metalden bir tel ile tutturan araç. birden fazla kâğıt zımbanın arasına yerleştirildikten ... kın kın, kılıç ya da diğer kesici silah ları tutmak , taşımak veya saklamak için kullanılan kılıftır. kınlar yıllardır deri , tahta ve ... amerikanizm amerikanizm veya amerikancılık, belli bir konuda abd halkının veya hükümetinin tarafını tutmak anlamında kullanılan siyasal bir deyimdir. ... kaşkaval (denizcilik) kaşkaval, ana direkler üzerine sürülen gabya ve babafingo çubuklarının topuklarını sabit tutmak ve yerinden oynamalarını önlemek için, bu ... pinger pinger balıkçılık ta liman yunusugiller gibi küçük balinaları ağlardan uzak tutmak için kullanılan bir akustik sinyal verici. ... savaş ekonomisi savaş ekonomisi bir devlet in ekonomi sini savaş zamanında canlı tutmak adına aldığı önlemlerin genel adı. philippe le billon bu olguyu " ... nakış kasnağı nakış kasnağı ve çerçeveler nakış ve aynı formda olan iğneişi çalışmalarında kumaşı gergin tutmak için kullanılırlar. kasnaklar ... satranç saati satranç saati; turnuvalarda satranç maçlarında iki tarafında zamanını tutmak için kullanılan ikili saat. hamlesini yapan saate basar, ... gelirler politikası gelirler politikası, emek ve sermaye gelirlerini denetim altında tutmak amacıyla, genellikle ücret ve fiyat artışlarını sınırlayarak ... kelepçe (anlam ayrımı) kelepçe , bir kişinin bileklerini birbirine yakın tutmak amacıyla tasarlanmış alettir. şu anlama da gelebilir: " "kelepçe" (şarkı), hande ... wolfpack ıı. dünya savaşı boyunca nazi almanyası nın ingiltere yi abluka altında tutmak için geliştirilmiş bir denizaltı taktiğidir. ... divânu lügati't-türk dizini 2119 | ık | tutmak hıçkırık tutmak , hık tutmak · ı, 37 | 2120 | ıldurmak | indirmek ı, 224 | 2121 | ılıg | ılık,ı, 31, 64 bkz yılıg | ... kroton bu güzel süs bitkisini tropikal kuşakta ve sera dışında yetiştirmek, sağlıklı tutmak için sıcak ve nemli tutmak gerekir. ani sıcaklık ... özel güvenlik görevlisi iş organizasyonu yapmak vardiyayı teslim almak ön danışma hizmetlerini yapmak ziyaretçi ve personel giriş-çıkış kayıtlarını tutmak tesise ...
1. -i elde bulundurmak, ele almak
"kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu." - ö. seyfettin

2. ele geçirmek, yakalamak
"evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı." - ö. seyfettin

3. avlamak
"dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz." - r. h. karay

4. yanında bulundurmak, alıkoymak
"siz gelinceye kadar çocuğu ben tutarım!"
5. hürriyetinden yoksun bırakıp bir yere kapamak, tevkif etmek
"vahşidir, hiçbir zaman onu kafeste tutmak mümkün değildir." - s. f. abasıyanık

6. kaplamak
"tabanı otuz, otuz beş metre kadar tutan bir eşkenar üçgen biçimindedir." - t. buğra

7. kırağı, çiğ veya kar bir yüzeyde görünür durumda olmak, kalmak
"şu yağan kar bir tutsun, seyreyle sen ertesi gün çocukları." - s. f. abasıyanık

8. denetimi ve yetkisi altına almak

9. desteklemek, birinden yana çıkmak

10. benimsemek, beğenmek
"ama öylelerini de çevresinde kimse sevmemiş, tutmamıştır." - t. buğra

11. gereğini yapmak, yerine getirmek
"verdiği sözü tutmuş, vaktinde gelmişti."
12. uygun gelmek, çelişmez olmak
"bir talih eseri olarak ondan gelen cevap benim kendi bulduklarımı tuttu." - r. n. güntekin

13. kapatmak, sarmak

14. hizmetine almak veya kiralamak
"burada bir kat tuttum. yazı geçireceğim." - p. safa

15. bir işe herhangi bir anlayışla girişmek
"yapıyı geniş tuttu."
16. beddua, dua, ah vb. etkisini göstermek, gerçekleşmek, yerine gelmek, varmak
"avradın ilenci tutarsa senin iki gözün kör olacak." - m. ş. esendal

17. ulaşmak, varmak
"hayvanlar, bağdat caddesi'ni tutmuş, çalakamçı ilerliyor." - s. m. alus

18. para toplamı ...-e varmak, değeri olmak
"aldığım şeyler bin lira tuttu."
19. halk ağzında uğramak
"vapur izmir'i tutmayacakmış."
20. herhangi bir durumda bulundurmak
"seksen bir yaşında da olsa çalışmak insanı zinde tutuyor." - h. taner

21. varsaymak, farz etmek
"haydi tutalım babasının bir günahı vardı, çekti." - m. ş. esendal

22. -i, -e hedef olarak almak
"taşa tutmak."
23. -i, -e alacağa veya vereceğe saymak
"on bin lirayı borcunuza tuttum."
24. -i, -e yaklaştırmak
"biraz toz olsa mendilini burnuna tutar." - a. ş. hisar

25. kullanmak
"yaşmak tutmak. ustura tutmak."
26. bağlamak
"sütler kaymak tutar tutmaz ordayım." - b. s. erdoğan

27. nsz beklenen sonucu vermek
"toprağa atılan her tohum bir ümittir. tohum ya tutar ya tutmaz. ya yeşerir ya yeşermez." - ş. rado

28. nsz iş görebilmek
"eli ayağı tutsun, açlıktan ölmesin, yeterdi ona." - t. buğra

29. nsz sürmek, zaman almak
"bu iş iki saat tuttu."
30. nsz yapışarak veya sokularak çıkmaz olmak
"boya tutmadı. çivi iyi tuttu."
31. bir şeyi kullanması için uzatmak
"kucaklaşma sahanlıkta başlar ve ayakkabılarını çıkarıp karısının tuttuğu terliklerini giyene kadar serdar'ın kolları boynunda kalır." - t. buğra

32. sunmak
"konuklara şeker tutmak."
33. işgal etmek

34. izlemek
"tepeden inince değirmendere'ye hâkim bir iz tutacaksınız." - r. h. karay

35. bırakmamak
"baba sesini çıkarmadı hatta öksürüğünü bile galiba tuttu." - p. safa

36. sarmak, bürümek
"hey başları duman tutmuş dağlar, hey!" - halk türküsü

37. asılmak, kuvvetlice sarılmak
"üç kişi tutarlarmış da onu pencerenin önünden çekemezlermiş." - p. safa

38. bir kimsenin yerini almak
"bak azizim, dedim, ben senin yerini tutamam." - y. k. karaosmanoğlu

39. otobüs, vapur, uçak vb. hasta etmek

40. herhangi bir durumda kalmasını sağlamak
"kapıyı açık tutmayın."
41. bir yerde kalmasını sağlamak

42. bir sanat eseri geniş ilgi görmek
"eğer piyes tutar da alkışlanırsa bir yazara yakışacak bir kıyafet giymeliydim." - c. uçuk

43. biriktirmek, tasarruf etmek
"sen metelik tutuyorsun gibi geliyor bana. ay başına kadar bana ödünç versene." - m. ş. esendal

44. askerlikte, bankacılıkta durdurmak, blokaj

45. başlamak
"kadınların başında gördüğünüz bürümcükten, iç çamaşırlarından tutunuz da entarilik kaba pamuklulara kadar hepsi osmanlı malı idi." - f. r. atay

46. bir şey düşünmek
"herkes aklından bir sayı tutsun."
47. spor takım oyunlarında karşı takımdaki bir oyuncuyu yakından izlemek, markaja almak

beğenmek / benimsemek / yapmak / girişmek / varmak / gerçekleşmek / dua / beddua / musallatolmak / sancımak / ağrımak / farzetmek / varsaymak / yaklaştırmak / çelişmezolmak / alıkoymak / bürümek / sarmak / ulaşmak / sunmak / işgaletmek / izlemek / yönelmek / hastaetmek / vapur / otobüs / tasarrufetmek / biriktirmek / blokaj / askerlikte / başlamak / bağlamak / bırakmamak / kaplamak / yakalamak / avlamak / uğramak / tevkifetmek / kullanmak / kalmak / kırağı / zamanalmak / markajaalmak / elealmak / yerinegetirmek / yerinegelmek /
hormon hormon, metabolizma ların, bünyedeki bazı aktivite leri kontrolde tutmak için çeşitli amaçlarla ürettikleri salgılar. ' içsalgı' olarak da ... zikir zikir, hatırlamak, zihinde tutmak , unutmamak ve anmak anlamına kur’an kaynaklı bir terimdir. ayrıca her şartta ve durumda allah'ın ... develi ticaret odası faaliyette bulunan ticari kurum ve kişilerin ticari işlemlerini düzenlemek, kayıt altında tutmak ve bu işletmelere ait sicillerin tutulduğu kurumdur. ... şamandıra şamadıra, kandilde fitili tutmak için yağda yüzen telli mantar düzeni. çıpa denizcilik te çıpa, herhangi bir deniz taşıtı nı istenilen bir yerde sabit tutmak için suyun dibine bırakılan, iki veya daha çok kanca ... kelepçe kelepçe, bir kişinin bileklerini birbirine yakın tutmak ve hareket kabiliyetini engellemek amacıyla tasarlanmış aletlerdir. genellikle bir ... zımba zımba, kâğıt ları bir arada tutmak amacı ile metalden bir tel ile tutturan araç. birden fazla kâğıt zımbanın arasına yerleştirildikten ... kın kın, kılıç ya da diğer kesici silah ları tutmak , taşımak veya saklamak için kullanılan kılıftır. kınlar yıllardır deri , tahta ve ... amerikanizm amerikanizm veya amerikancılık, belli bir konuda abd halkının veya hükümetinin tarafını tutmak anlamında kullanılan siyasal bir deyimdir. ... kaşkaval (denizcilik) kaşkaval, ana direkler üzerine sürülen gabya ve babafingo çubuklarının topuklarını sabit tutmak ve yerinden oynamalarını önlemek için, bu ... pinger pinger balıkçılık ta liman yunusugiller gibi küçük balinaları ağlardan uzak tutmak için kullanılan bir akustik sinyal verici. ... savaş ekonomisi savaş ekonomisi bir devlet in ekonomi sini savaş zamanında canlı tutmak adına aldığı önlemlerin genel adı. philippe le billon bu olguyu " ... nakış kasnağı nakış kasnağı ve çerçeveler nakış ve aynı formda olan iğneişi çalışmalarında kumaşı gergin tutmak için kullanılırlar. kasnaklar ... satranç saati satranç saati; turnuvalarda satranç maçlarında iki tarafında zamanını tutmak için kullanılan ikili saat. hamlesini yapan saate basar, ... gelirler politikası gelirler politikası, emek ve sermaye gelirlerini denetim altında tutmak amacıyla, genellikle ücret ve fiyat artışlarını sınırlayarak ... kelepçe (anlam ayrımı) kelepçe , bir kişinin bileklerini birbirine yakın tutmak amacıyla tasarlanmış alettir. şu anlama da gelebilir: " "kelepçe" (şarkı), hande ... wolfpack ıı. dünya savaşı boyunca nazi almanyası nın ingiltere yi abluka altında tutmak için geliştirilmiş bir denizaltı taktiğidir. ... divânu lügati't-türk dizini 2119 | ık | tutmak hıçkırık tutmak , hık tutmak · ı, 37 | 2120 | ıldurmak | indirmek ı, 224 | 2121 | ılıg | ılık,ı, 31, 64 bkz yılıg | ... kroton bu güzel süs bitkisini tropikal kuşakta ve sera dışında yetiştirmek, sağlıklı tutmak için sıcak ve nemli tutmak gerekir. ani sıcaklık ... özel güvenlik görevlisi iş organizasyonu yapmak vardiyayı teslim almak ön danışma hizmetlerini yapmak ziyaretçi ve personel giriş-çıkış kayıtlarını tutmak tesise ...

tutmak kelimesi geçen yazılar

(gizli:hormon hormon, metabolizma ların, bünyedeki bazı aktivite leri kontrolde tutmak için çeşitli amaçlarla ürettikleri salgılar. ' içsalgı' olarak da ...

(gizli:zikir zikir, hatırlamak, zihinde tutmak , unutmamak ve anmak anlamına kur’an kaynaklı bir terimdir. ayrıca her şartta ve durumda allah'ın ...

(gizli:develi ticaret odası faaliyette bulunan ticari kurum ve kişilerin ticari işlemlerini düzenlemek, kayıt altında tutmak ve bu işletmelere ait sicillerin tutulduğu kurumdur. ...

(gizli:şamandıra şamadıra, kandilde fitili tutmak için yağda yüzen telli mantar düzeni.

(gizli:çıpa denizcilik te çıpa, herhangi bir deniz taşıtı nı istenilen bir yerde sabit tutmak için suyun dibine bırakılan, iki veya daha çok kanca ...

(gizli:kelepçe kelepçe, bir kişinin bileklerini birbirine yakın tutmak ve hareket kabiliyetini engellemek amacıyla tasarlanmış aletlerdir. genellikle bir ...

(gizli:zımba zımba, kâğıt ları bir arada tutmak amacı ile metalden bir tel ile tutturan araç. birden fazla kâğıt zımbanın arasına yerleştirildikten ...

(gizli:kın kın, kılıç ya da diğer kesici silah ları tutmak , taşımak veya saklamak için kullanılan kılıftır. kınlar yıllardır deri , tahta ve ...

(gizli:amerikanizm amerikanizm veya amerikancılık, belli bir konuda abd halkının veya hükümetinin tarafını tutmak anlamında kullanılan siyasal bir deyimdir. ...

(gizli:kaşkaval -denizcilik- kaşkaval, ana direkler üzerine sürülen gabya ve babafingo çubuklarının topuklarını sabit tutmak ve yerinden oynamalarını önlemek için, bu ...

(gizli:pinger pinger balıkçılık ta liman yunusugiller gibi küçük balinaları ağlardan uzak tutmak için kullanılan bir akustik sinyal verici. ...

(gizli:savaş ekonomisi savaş ekonomisi bir devlet in ekonomi sini savaş zamanında canlı tutmak adına aldığı önlemlerin genel adı. philippe le billon bu olguyu " ...

(gizli:nakış kasnağı nakış kasnağı ve çerçeveler nakış ve aynı formda olan iğneişi çalışmalarında kumaşı gergin tutmak için kullanılırlar. kasnaklar ...

(gizli:satranç saati satranç saati; turnuvalarda satranç maçlarında iki tarafında zamanını tutmak için kullanılan ikili saat. hamlesini yapan saate basar, ...

(gizli:gelirler politikası gelirler politikası, emek ve sermaye gelirlerini denetim altında tutmak amacıyla, genellikle ücret ve fiyat artışlarını sınırlayarak ...

(gizli:kelepçe -anlam ayrımı- kelepçe , bir kişinin bileklerini birbirine yakın tutmak amacıyla tasarlanmış alettir. şu anlama da gelebilir: " "kelepçe" -şarkı-, hande ...

(gizli:wolfpack ıı. dünya savaşı boyunca nazi almanyası nın ingiltere yi abluka altında tutmak için geliştirilmiş bir denizaltı taktiğidir. ...

(gizli:divânu lügati't-türk dizini 2119 | ık | tutmak hıçkırık tutmak , hık tutmak · ı, 37 | 2120 | ıldurmak | indirmek ı, 224 | 2121 | ılıg | ılık,ı, 31, 64 bkz yılıg | ...

(gizli:kroton bu güzel süs bitkisini tropikal kuşakta ve sera dışında yetiştirmek, sağlıklı tutmak için sıcak ve nemli tutmak gerekir. ani sıcaklık ...

(gizli:özel güvenlik görevlisi iş organizasyonu yapmak vardiyayı teslim almak ön danışma hizmetlerini yapmak ziyaretçi ve personel giriş-çıkış kayıtlarını tutmak tesise ...

ansiklopedik

media sözlük (mediasozluk.com) olarak bu yazımızda "ansiklopedik" kelimesinin, atasözünün ve deyiminin sizlere kısa bir açıklamasını sunuyoruz."ansiklopedik" deyiminin kısaca anlamı, açıklaması, örnek cümleleri ve hikayesi hakkında detaylı bilgi vereceğiz.

ansiklopedik nedir, ansiklopedik ne demek, kökeni, türk dil kurumu tdk türkçe deyimler sözlüğüne göre ne anlama gelir.

ansiklopedik nedir? ansiklopedik ne demek, ansiklopedik eş anlamlısı, ansiklopedik anlamı, ansiklopedik açıklaması, ansiklopedik ile ilgili bilgi, ansiklopedik kelimesinin anlamı, ansiklopedik hakkında bilgi, ansiklopedik kelimesinin ingilizce türkçe çevirisi ve tercümesi, ansiklopedik sözcüğü ne anlama gelmektedir, ansiklopedik kelimesinin eş anlamlısı, ansiklopedik wikipedia, ansiklopedik sözcüğünün eş anlamlıları...

ansiklopedik nedir? ansiklopedik ne demek?
1. sıfat ansiklopedi ile ilgili
2. mecaz her konuda biraz bilgi sahibi olan (kimse)


ansiklopedik kelimesi geçen yazılar

okyanus 20. yüzyıl ansiklopedik türkçe sözlük
yüzyıl ansiklopedik türkçe sözlük -; pars tuğlacı tarafından hazırlanıp 1971 yılında pars yayınları tarafından yayınlanmaya başlandı.

channel 4
channel 4 ile ilgili ansiklopedik kullanımlar: channel 4 , britanya tv kanalı. channel 4 -avustralya-, ücretsiz dijital elektronik program

greatest hits
greatest hits ile ilgili ansiklopedik kullanımlar: müzik. greatest hits , abba albümü. greatest hits vol. 2 , abba albümü greatest hits , steely

metin -anlam ayrımı-
metin ile ilgili ansiklopedik kullanımlar: yazı dili ya da edebiyat çalışması düz metin , biçimlendirilmemiş metin anlamındaki yazılım

antagonist
antagonist ile ilgili ansiklopedik kullanımlar: antagonist , karşı kişi. antagonist , müzik grubu. antagonist , bileşik.

ergenekon
ergenekon ile ilgili olası ansiklopedik kullanımlar; ergenekon , türklerin efsanevî anavatanı olarak kabul edilen yer ve göktürklerin

günaydın
"günaydın" ile ilgili ansiklopedik kullanımlar: " "günaydın ", yalın şarkısı. günaydın , gazete. kişiler: örneğin:

vostok
ansiklopedik anlamları: vostok programı , sovyetler birliği tarafından geliştirilen ve insanoğlunun ilk defa uzaya çıkmasını sağlayan

sıdıka
sıdıka ile ilgili olası ansiklopedik kullanımlar: edebiyat. sıdıka , atilla atalay kitabı. sıdıka , karakter. tv. sıdıka , atilla atalay

motif
motif için ansiklopedik kullanımlar: yaratıcı sanatlar. motif -anlatım-, anlatım düzeni içinde en küçük birim. motif -tekstil-, tekstildeki

vp:kd
yönlendir vikipedi:kayda değerlik.

osmanlıca -türkçe ansiklopedik lugat
yönlendirme osmanlıca -türkçe ansiklopedik lûgat.

brockhaus ve efron ansiklopedik sözlüğü
brockhaus ve efron ansiklopedik sözlüğü -rusça : ????????????????? ??????? ????????? ? ??????-, 121.240 makaleye, 7.800 resme, 235 haritaya

osmanlıca-türkçe ansiklopedik lugat
yönlendirme osmanlıca -türkçe ansiklopedik lûgat.

osmanlıca -türkçe ansiklopedik lûgat
osmanlıca - türkçe ansiklopedik lûgat ferit devellioğlu tarafından yazılan ünlü ve kapsamlı sözlük . ilk baskısı 1962`de yapılan sözlük

osmanlıca-türkçe ansiklopedik lûgat
yönlendirme osmanlıca -türkçe ansiklopedik lûgat.

Tığ

tığ anlamı ,el işi örgüler yapmaya yarayan küçük metal araç. tığ anlamı,tığ nedir.tığ ne demek, sözlük

1. el işi örgüler yapmaya yarayan küçük metal araç.
2. zayıflayıp,incelmiş anlamında bir sıfattır.:tığ gibi olmuş.  

Muhbir filmi

muhbir filminin orjinal ismi the whistleblower muhbir özeti, konusu, oyuncuları, yönetmeni, yorumları ve hakkındaki tüm bilgiler

muhbir - the whistleblower

dram,gerilim,psikolojik türünde bir filmdir. filmin yönetmeni larysa kondracki senaristi larysa kondracki , eilis kirwan 2010 - abd yapımı bir film izleyeceksiniz. film 112dk sürmektedir.

muhbir filmi konusu
tek bir kadın, birleşmiş milletler’e ve onun komplocu ortaklarına kafa tutmaya yeter. o da kathryn bolkovac’tır. nebraska’lı bir polis olan kathryn, barış gönüllüsü olarak gittiği saraybosna’da bm’nin toplumsal cinsiyet bürosu’nun başına geçer. ama karşısına bm memurlarından yerel polis ve barış gönüllülerine kadar her makamın bulaştığı korkunç bir sanayi olan seks ticaretinin yarattığı skandallar çıkar. her yöne yayılan bu entrikayı ortaya çıkardıkça, kimsenin hesap vermeyeceğini de anlar. gerçek bir hikâyeye dayanan muhbir, tek bir kadının rezil gerçekler karşısında adalet arayışını anlatıyor.

muhbir filmi oyuncuları ve muhbir kadrosu
rachel weisz,david strathairn,benedict cumberbatch,vanessa redgrave,monica bellucci,david hewlett,liam cunningham,nikolaj lie kaas,stuart graham,jeanette hain,william hope,luke treadaway,pilou asbæk,pamela shaw,roxana condurache


yapımcılığını celine rattray,wolfgang müller,robert bernacchi,christina piovesan,amy kaufman,benito mueller yapmıştır. filmin diğer adı the whistleblower

monoray

media sözlük (mediasozluk.com) olarak bu yazımızda "monoray" kelimesinin, atasözünün ve deyiminin sizlere kısa bir açıklamasını sunuyoruz."monoray" deyiminin kısaca anlamı, açıklaması, örnek cümleleri ve hikayesi hakkında detaylı bilgi vereceğiz.

monoray nedir, monoray ne demek, kökeni, türk dil kurumu tdk türkçe deyimler sözlüğüne göre ne anlama gelir.

monoray nedir? monoray ne demek, monoray eş anlamlısı, monoray anlamı, monoray açıklaması, monoray ile ilgili bilgi, monoray kelimesinin anlamı, monoray hakkında bilgi, monoray kelimesinin ingilizce türkçe çevirisi ve tercümesi, monoray sözcüğü ne anlama gelmektedir, monoray kelimesinin eş anlamlısı, monoray wikipedia, monoray sözcüğünün eş anlamlıları...
monoray kelimesi geçen yazılar

chiba
chiba, guinness rekorlar kitabı ’nda basılı olduğu gibi, dünyanın en uzun asılı monoray hattı olan chiba kentsel monoray hattı ile

taşıt
jpg | havaray shonan monoray ofuna istasyonu yakınlarında. japonya dosya:skyrail-car. jpg | kısa mesafeli transit monoray . hiroşima,

demiryolu hat açıklığı
hat açıklığı olmayan tek demiryolu türü monoray olarak adlandırılan hat yapısıdır. bazı hafif yük taşıyan elektrikli demiryolu hatlarında

demiryolu ulaşımı
şehiriçi : monoray -havaray şehirdışı : tren hızlı tren kategori:demiryolu ulaşımı.

periyodik muayene
monoray vinç • köprülü vinç • kule vinç • portal vinç • pergel vinç • caraskal • insan asansörleri • yük asansörleri • servis asansörleri

periyodik kontrol
monoray vinç • köprülü vinç • kule vinç • portal vinç • pergel vinç • caraskal • insan asansörleri • yük asansörleri • servis asansörleri

istanbul boğazı
iki yaka arasında teleferik, monoray gibi sistemler mevcut değildir. boğaz köprülerinden yaya geçişi yasak olduğu gibi, bisiklet ve at

Tv Yayın Akışı  - Atv - Star Tv - Showtv - Fox- TV8- Trt 1- Tv100- Cnn Türk - Habertürk - Halk Tv - Ülke Tv - Ntv - Tvnet - Trt Çocuk - Yaban Tv - Beinsport - Fb Tv - Gs Tv - A2 Tv - Anews - 360 Tv - Cartoon Network - Trt Spor Yıldız - Trt Kurdi Tv - Tele 1 Tv

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Mediasozluk.com | Türkiye'nin En Büyük Güncel İnteraktif Media Sözlüğü sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.
Media Sözlük - Format - Künye - İletişim - Canlı Tv izle tv yayın akışı - dizi izle - Medya Sözlük
Yukarı Çık